enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C

Komedyenliğe başlaması bir mecburiyetti!

Komedyenliğe başlaması bir mecburiyetti!
5 Mayıs 2021 14:36
A+
A-

 Benim hikayem biraz vazgeçmeme durumu değildi; mecburiyetti

“Konuşanlar” adlı talk show programıyla büyük bir hayran kitlesi edinen komedyen Hasan Can Kaya, Elele dergisinin yeni sayısına konuk oldu. Komedyenliğe başlamasının bir mecburiyet olduğunu vurguladı: “Benim hikayem biraz vazgeçmeme durumu değildi; mecburiyetti. Bu mesleğe aşık oldum ve artık yolcusu olmaktan başka çarem yoktu.”

Hasan Can Kaya güldürmek için şehrinize geliyor

Yaratıcılık doğuştan gelen bir yetenek mi, yoksa sonradan öğrenilebilen, geliştirilebilen bir kıvılcım mı?
– Bence ikisi birden… Yeteneğin tanımına, çalışmak da dahildir. Hatta yetenekli insanlar genellikle mükemmeliyetçi oldukları için sıradan insanlara göre daha fazla çalışır. ‘Yetenekli ama çalışmıyor’ ise yeteneksizlerin fantezisidir.

Sizi kimsenin tanımadığı kalabalık bir odaya girdiğinizi varsayalım… O odada var olmaya gözlem yaparak mı, iletişime geçerek mi başlarsınız? İlk 15 dakikada sizi ne yaparken bulabiliriz?
– Aslında ikisi birden. Biz komedyenler biraz ‘yüksek sesli gözlem’ yaparız. Yani hemen fark edilemeyeni herkesten önce fark etmek ve onu paylaşma tutkusuyla lanetlenmişiz. O yüzden başarılı olmadan önce çok zordur komedyenlerin hayatı. Öyle bir ortamda da ilk 15 dakikada, muhtemelen grubun ortasında konuşurken bulabilirsiniz beni. Gruptan bazıları sever o yüzden, bazıları da nefret eder. Genellikle ortası yoktur.

 

Hasan Can Kaya: Hikayem mecburiyetti - Bursa Hakimiyet

Sevenlerinizi bir arkadaş grubu, “Konuşanlar”ı ise bir lise sınıfı kabul ediyorsunuz. Çok konuşanın tahtaya yazıldığı, eğlenceli gençlerin cezalandırıldığı ve susturulduğu o günlere inat, bu programda çok konuşan ve eğlenceli hikayelere sahip kişiler öne çıkıyor ve yıldızlaşıyor. Bu format ‘o eğlenceli kişilerin’ ve yaşanamayan güzel günlerin bir intikamı sayılabilir mi?
– Tam olarak öyle! Ben de lise yıllarında, o listenin her zaman en tepesindeydim. Bizim toplumumuzda neşeli, komik insan sadece sınıfta değil, iş ve akraba çevrelerinde de yadırganır maalesef. O yüzden duygudaşım olarak da görüyorum öyle arkadaşları. ’Konuşanlar Talk Show’ sınıfın komik çocuklarının, sistemden aldığı rövanştır.

 

Hasan Can Kaya: Sıfır talep görüyordum, ünlü olduktan sonra kadınların  tavrı değişti

İnsanların kendileriyle ilgili ilginç, gizli hatta bazen utanılabilecek fikirlerini ve tecrübelerini rahatlıkla anlatmalarını sağlayan bir havanız var. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
– İnsanlar karmaşık varlıklar… Dolayısıyla bu sorunun tek bir cevabı yok. Tarz olarak, seyircinin travmalarını yok saymıyor, aksine ana malzeme olarak travmalardan besleniyorum. Bu, tarz olarak çok iddialı evet ama eğer benim gibi bu iddianın altından kalkmayı başarırsan da seyirciye travmalarının biricik olmadığını, hepimizin başına gelebileceğini, hepsinin bir süre sonra baktığında aslında gülünebilecek birer olay olduğunu göstermiş oluyorsun… Onlar da bu sayede içindekileri daha rahat anlatmaya başlıyorlar.

Adım adım gelişen ve başarıya ulaşan bir kariyer yolculuğuna sahip biri olarak, bu röportajı okuyanlara vazgeçmemek noktasında ilham verecek tecrübenizi merak ediyoruz…
– Eğer tutkuları olan alanı tespit edebilirlerse; zaten isteseler de vazgeçemeyeceklerdir. Benim hikayem biraz vazgeçmeme durumu değildi; mecburiyetti. Bu mesleğe aşık oldum ve artık yolcusu olmaktan başka çarem yoktu. İnsanın yolculuğunda belli bir mücadele eşiğinden sonra kimseye, hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını anladığı bir kırılma süreci oluyor.
Önemli olan tutkulu olduğun mesleğin kendisi oluyor. Başarı bile umurunuzda olmuyor artık. Beklentiyi tamamen bıraktığınızda enteresan bir şekilde, başarı da beraber geliyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.