İSTANBUL (AA) – Medipol Mega Üniversite Hastanesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Bölümü’nden Uzm. Dr. Yegane Koulieva Özcan, glutatyonun, üç yapı taşının birleşimiyle oluşan güçlü bir antioksidan olduğunu belirterek, “Gençlik ve sağlık iksiri olan glutatyon oranı vücutta 20 ve 30’lu yaşlardan sonra düşüşe geçer. Karpuz, fındık, şeftali, su teresi gibi meyve ve sebzelerin yanı sıra deve dikeni bitkisi glutatyon seviyesini artırmaya yardımcıdır.” ifadelerini kullandı.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Özcan, vücudun zararlı kimyasallar ve hastalıklara karşı savunma deposu glutatyona ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Vücutta doğuştan doğal olarak üretilen, mitokondri denilen hücreye enerji sağlayan, yapıların görevlerini sağlıklı bir şekilde işlemesine yarayan glutatyonun, savunma sisteminin en önemli silahlarından biri olduğuna işaret eden Özcan, “Üç yapı taşının birleşimiyle oluşan glutatyon, vücuda zarar veren ve devamlı olarak oluşan serbest radikaller ve reaktif toksit maddeleri etkisiz hale getirerek vücudu korur. Antioksidan deposu olan glutatyon, hem yıllar içerisinde hem de sağlıksız yaşam biçimiyle düşüşe geçer. Kötü beslenme, çevre kirliliği, çeşitli enfeksiyonlar, yaralanmalar ve hastalıklar, stres, ilaç kullanımı vücudumuz için çok önemli olan bu detoksifikatorü yok eder. Bu sebeple kaybettiğimiz glutatyonu tekrar vücudumuza geri vermeliyiz.” ifadelerini kullandı.
Glutatyonun gücünün sırrının içeriğindeki kükürtte bulunduğuna dikkati çeken Özcan, “Kükürt çok yapışkan bir maddedir. Vücudumuzdaki tüm atıklar, serbest radikaller, toksinler, ağır metaller, kükürt moleküllerine yapışır. Glutatyon aynı zamanda bağışıklık sisteminin güçlenmesinden, amino asit taşımasından, protein sentezinden, enzim aktivasyonundan, enerji üretiminden sorumludur.” değerlendirmesinde bulundu.
– “Düzenli fiziksel aktivite bağışıklık sistemini güçlendirir”
Yegane Koulieva Özcan, glutatyon üretimini tetikleyen kükürt içeren besinlere ilişkin “Karpuz, fındık, avokado, şeftali, tarçın, kakule, zerdeçal, domates, bezelye, kırmızı biber gibi gıda ürünlerinde de glutatyon tohumu bulunur. Sarımsak, soğan, turpgiller, brokoli, Brüksel lahanası, karnabahar, su teresi kükürt açısından zengin yiyeceklerdir. Bitkilerden deve dikeni ise glutatyon seviyelerinin artmasına yardımcı olurken, karaciğer hastalıklarının tedavisinde de kullanılır.” ifadelerini kullandı.
Vücuttaki glutatyon miktarını artırmanın yollarına işaret eden Özcan, şunları kaydetti:
“Glutatyon içeren takviye edici gıdalar vücuttaki glutatyonun artmasına tek başına yardımcı olmaya yetmez. Düzenli fiziksel aktivite bağışıklık sistemini güçlendirmeye, vücudun detoksifikasyonunu iyileştirmeye, vücudun kendi antioksidan savunmasını artırmaya yardımcı olur. Yarım saatlik aktif yürüyüş bile glutatyon üretimine yardımcı olabilir. Ayrıca, derin nefes alma ve terleme vücuttaki toksinlerden kurtulmanın ve ‘sihirli’ bileşenin gelişmesine yardımcı olmanın harika bir yoludur. C ve E vitaminleri, folik asit ve B6 ve B12 glutatyon üretiminde önemli bir rol oynar. Selenyum minerali, Glutation peroksidaz (glutatyon) enziminin ana bileşenidir. Vücudun işlemesine ve daha fazla üretmesine yardımcı olur.”